Değerli Arkadaşlar,

Üyesi olduğum değişik İngilizce Öğretmenliği kümelerine gönderilen bir-kaç tane mektubu burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunlar, meslektaşlarımızın ilk başladıklarında yaşadıkları. Aslında daha neler neler var. Hem ilk başlayışlarda, hem ilk yılı geçince, hem yeni bir yere atanıldığında, hem de daha sonrasında … Hem ilköğretimde, hem liselerde hem de yüksek öğretimde. Hem devlet hem de özel kurumlarda… Hatta hem öğretmen olarak, hem müfettiş, hem bir yayınevinin temsilcisi olarak…

Sizlerin de böyle anılarınız varsa bizlerle paylaşmayı düşünür müsünüz? Belki öğretmenlik yapıyor olmasanız da, bir arkadaşınız ya da yakınınızın başına gelenleri de aktarmak isteyebilirsiniz.

Kişiselleştirmeye girmemek ve kişisel bilgilerin izlenmemesini sağlamak için adlar kodlanmıştır. Kodlardaki E, o kişinin bir bey; K ise hanım olduğunu belirtiyor. Çalıştığınız kurumun ve/ya adınızın saklı kalmasını isterseniz, mektubunuzu benim kişisel posta kutuma (aerozden@yahoo.com) gönderebilirsiniz. Kodlamayı yaparak kümelerimize aktarabilirim.

 Selam, sevgi ve saygılarla,

 Aybars Erözden.

 

===============================

(Aşağıdaki mektuplarda içerik veya yazım yanlışları bakımından bir düzeltme yapılmamıştır.)

 

 

1

 

biz şimdi yeni hayatımıza uyum sağlamaya çalışıyoruz ama tabiiki çok zor... öğrenciyken pek çok şeyden bahsediyorduk fakat şimdi çok daha iyi görüyoruz yaşananları. mesela her şeyin görünüşte olduğunu içerik olarak koskoca bir hiçten ibaret olduğunu eğitimin... kimse iyi bir eğitim öğretim olsun istemiyor. bu alanda yapmaya çalıştıklarınıza olumsuz yaklaşıyorlar. örneğin idari kadro nette chat yapıyopr ama öğretmenlerin internet kullanımına izin verilmiyor. öğrencilerle bazı rehberlik çalışmaları yapmak istiyorsunuz karşınıza bir sürü bürokratik engel çıkarıyorlar... tv var dvd var ama kullandırtmıyorlar. kullandığımız kitabın kasedini bile vermiyorlar! ama öğrencinin ayakkabısına ceketine karışmayı çok iyi biliyorlar. ellerine sopa almayı beceriyorlar. dolayısıyla aynı şekilcilik öğrenciye yansıyor...gösterdikleri saygı bile şekilci. yanınıza çağırdığınızda süklüm büklüm önler ilikli sanırsınızki asker! ama arkanızı döndüğünüzde ortalık yıkılıyor(E2 hocamı hatırlıyorum da bu konuya dair bir uyarısı vardı tam dönmeyin arkanızı diye) zaten öğrencilere bu güne kadar uygulanan tek yöntem "grammar translation"... ne söyleseniz türkçeye çeviriyorlar örnek where are you from öğrenci cevap veriyor : nerelisiniz... ve ısrarla türkçe konuşmanızı istiyorlar ama ben elimden geldiğince direniyorum!!!

çok büyük bir problem daha var kalabalık sınıflar... bizde 45 kişi ama yine de çok kalabalık. mesela düzeni bozana "göz teması" yöntemini kullanıyorsunuz, ciddice bakıyorsunuz birine susuyor sonra bir başkasına...ama bir kişi iki kişi değil ki... sınıfın yarısı düzeni bozuyor,  dolayısıyla sizin gözleriniz otomatiğe bağlanıyor bir ona bir ona bir başkasına haliyle yöntem yalan oldu!!!

bazen yalnızca elimi kaldırıyorum havaya(E1 hocadan bu da) iki dakika sonra susuyorlar ama sonra bir daha... trafik polisi diye dalga geçiyorlar bi de  fakat yine de öğrencilerle aram çok iyi ! bütün öğretmenler insalcıl yöntemler uygulasa her şey biraz daha iyi olacak diye düşünüyorum! biraz daha diyorum çünkü tamamen iyi olabilmesi için ailede sorunun çok az olması gerekiyor... ama problemli öğrencilerle bir bir konuştum hepsinin ailesinde şiddet var! anne baba ilgisizliği, yoksulluk. örneğin bir öğrencim "babam iş bulamadığı için beni dövüyor bana yükleniyor" dedi bir başkası babasından kemerle dayak yediğini söyledi vs

ama arkadaşlar ve hocalarım her şeye rağmen umutluyum ! bir şeyler değişecek hatta çok şey... çünkü değişmeli değişmek zorunda yoksa sonumuz uçurum!!!

bu konulara ve öğrencilerin dersi daha ilgiyle takip etmelerine dönük her türlü önerinizi bekliyorum...

peki tüm bunlar olurken milli eğitim yani hükümet ne yapıyor? 9 bin sözleşmeli... hani açık yoktu? bu konuya dair artık bir şey söylemek istemiyorum her şey ortada! derslerin boş geçmesini istemiyorlar o kadar... içerik mi ? boş verin canım siz mi kurtaracaksınız dünyayı ? o zaman ben okulun hizmetlisi *1 abiye söyleceğim derslere o girsin

çok oldu ama daha yazacaklarım var... mesela öğrenci arkadaşlarıma başarılar ve iyi eğlenceler diliyorum tabiiki bir de duyarlı olmaya çağırıyorum onları eee bi de kantinde benim yerime bir çay içsinler *2 haricinde okulun tüm çalışanlarına benim yerime bir günaydın desinler... çok mu oldu neyse diğerlerini de ben gelince yaparım en kısa zamanda gelecem zaten ama şimdi stajyerlik kurslarımız başladı ve maalesef bunları hafta sonu yapıyorlar yani ben şu güzel günde beşiktaş sahilinde değil de çorluda bir net cafedeyim... ne yazık! hani bişeyler öğretseler gam yemeyeceğim yaptıkları tek şey geyik başka bir şey yok. halbuki önce sınavı yap geçemeyenleri derse tabii tut ve bunu hafta içi yap niye haftasonumuzu işgal ediyorsunki... alla halla :(((

buarada iyi bir haber insaflı bir ev sahibi buldum ve 250 milyona bir ev tuttum 100 milyonda yakıtı var ek masraflarla 400 eder ama olsun bunada şükür( hiç uyum değildir ama neyse...)yani artık yolu avrupaya () düşenleri misafir edebilirim... yalnızca yolu düşenlerimi? kapım herkese açık zaten 1,5 saat bişey atlayın gelin valla....

ayrıca K2'nın önerisine katılıyorum henüz bana göndermediler ama olsun ne de olsa birimizin derdi hepimizin zaten seneye gelecek....

hepinizi çok öpüyorum kendinize çok iyi bakın

en kısa zamanda görüşmek üzere...

hoşça kalın

E3

 

 

2

 

Arkadaşlar merhaba

Atama konusundaki MEB 'in başarılı(?) çalışmaları sonucu ben de memlektim Malatya'ya atandım.

Kurasız yapılan il içi atamalardan sonra şuan merkezde bir Anadolu Lisesinde görev yapmaktayım.

Herşeyden memnunum diyebilirim ama son bombadan haberiniz vardır herhalde( Milli Eğitimin hazırlık sınıfları için dayattığı kitap).

Ben inceledim 2003 mezunları bilirler K1’ın dersinde incelediğimiz bi Milli Eğitim kitabı vardı kedi koşuyo, tırmanıyo,tırmandı, ondan aşağı kalır tarafı yok.E tabi bu kitabı görünce bütün heyecanınızı kaybediyorsunuz. Kaynak birşeyler hazırlayayım desen başka kitap okuttuğun için soruşturma açıyorlar. Diğer arkadaşlarımızın sorunlarınıda takip ediyoruz. Peki sorarım size

 Bu kadar şeyden sonra isyan ettiğimizde adımız isyankar mı oluyor. Çok şey mi istiyoruz acaba?

Bütün hocalarıma sevgiler sizleri çok özleyeceğim.

Bu arada seneye Amerikaya gitmek isteyen öğrenci ve öğretmen arkadaşlar benimle irtibata geçebilirler.

Hepinize sabırlı olmanızı tavsiye ederim. Hepsi toprak olacak sonunda.

E4

 

 

3

 

Selam arkadaşlar

 ilk olarak ataması yapılan arkadaşları tebrik ediyorum.Ben de kendi tercihim olan Tokat ilinin yeşilyurt ilçesinde bir ilköğretime atandım.Bazı arkadaşlar gibi bende okulumdaki tek ingilizce öğretmeniyim.Ama ben bu konuda pek karamsar değilim.stajyerlik kursunda benimle aynı ilçedeki ve tokatın diğer ilçelerindeki ingilizce öğertmenleriyle tanıştım.biribirimize çok yardımcı olabileceğimizi düşünüyorum.öğrenciler de kendilerine uygun şekilde yaklaşıldığında derse oldukça ilgi göstereceğe benziyorlar.kimse umutsuzluğa düşmesin.çünkü şartlar nasıl olursa olsun herşeyi iyiye çevirecek yine bizleriz.herkese başarılar..

K3

 

 

4

 

Merhaba Degerli Hocalarim ve Arkadaslarim,

Herseyden once sizi cok ama ccooooooooooooooooooookk Ozledim!!!

Benim atamam Bilecik'in Pazaryeri ilçesi.Otobüsten ilk indiğimde Bilecik'i görünce biraz hayal kırıklığına uğradım.Tekirdağ Çorlu'da büyüyüp, İstanbul’da okuyunca buraya gelince inanın damdan düşmüş gibi oldum.Pazaryeri diye bir ilcesine atamamın verildiği söylendi ve biz de babamla koyulduk yollara. Pazaryeri ne girdiğimde buranın bir ilce olduğuna inanamadım. Hep meraklı gözlerle çevreyi inceliyordum.Çok şaşırmış kendime gelememiştim. 6000 nüfuslu köyden kasabaya geçişi yasayan bir yer.Burada öğretmenlik yapacaktım, gözlerim dolu dolu oldu.Babam da bana moral vermeye çalışıyordu. İnsanları çok tutucu, kadınlar ferace ile sokaklarda geziyordu gördüğüm bu tablo beni daha da ürpertmişti. Burada kaloriferli ev olmadığı söylendi sonra soğuğunun Bilecik'ten de çetin geçtiği söylendi.Moralim daha da bozuluyordu. Anlayacağınız vurgun üstüne vurgun.Öğretmen evinde kalalım dedim.Hadi ona razı olduk. Odaya girdim ki zaten Öğretmen evi çok küçük 8 yataklı.Üstelik eski bir okuldan bozma, odalar pislik içinde, karyolası kırık, tuvaleti dışarıda. Burada kalamayacağımı da anladım.Bir geceden fazla kalamadım.Yalnız tek şansım öğretmene buranın halkının çok değer veriyor olması. Çünkü öğrencilerinin az sayıda öğretmenleri var gelenlere de sonsuz saygı ve yardımda bulunuyorlar. Hayatımda hiç soba yakmamış, sobaya kömür dahi atmamış bir insan olarak sobalı ev tutmaya razı olmuştum.Ancak çok şanslıymışım.insanlar çok yardımcı oldular ve kaloriferli bir ev de bulduk.Yerleştim de.Kadrom ilköğretime verildi.Ancak Anadolu lisesinde açık varmış.Direk atama Anadolu liselerine yapılamadığı için kadrom ilköğretimde olmasına rağmen 20 saatim Anadolu lisesi 8 saatim ilköğretime verildi.Anlayacağınız 6,7,8,hazırlık,9,10,11 tüm sınıflara giriyorum.Yıllık planlar acısından şanssızım.7 ayrı plan hazırlamam lazım.Anadolu lisesi diyorum ama okulun toplam mevcudu 100 var ya da yok. Anadolu lisesinde benimle beraber sadece iki İngilizce öğretmeni var ama diğeri de maalesef idealistliğini kaybetmiş bana fazla iş çıkartma der gibi bakıyor. ben de inatla getirdiğim ek kaynak aktivite kitaplarını gösteriyorum.neler yapabileceğimizden bahsediyorum.kitap secimi derseniz pek iç açıcı değil.10 yıldan beri açıkmış okul ama sınıflar çok az,sınıf yönetimi konusunda da büyük problemler yaşanmıyor.Öğrenciler uyumlu ve saygılılar.hele ilköğretimler ...maşallah hepsi kuzu gibi.sizi hayranlıkla seyrediyorlar. İstanbulu, arkadaşlarımı ve hocaları öyle çok özledim ki..Keşke ekim in ilk haftası yine buluşabilsek sıralarımızda hocalarımız bize bu dönem yapacağımız sunumları anlatsalar bizler de heyecanlansak yine.....

İnanin finallere razıyım!

Neyse yazdikca yazasim geliyor.Hepiniz Hoscakalin.Atanan arkadaslara gorevlerinde basarilar,atanamayanlar da hic uzulmesinler.

Herkese buralardan sevgiler..

K4

 

 

5

 

herkese selamlar...

ben E3'nin aksine bulunduğum yerde çok mutluyum :) E3 bulunduğu yerde çok sıkıntı çekiyor ama eminim çok kısa bi zaman içinde herşey yoluna girecektir.ben Sivas Şarkışla endüstri meslek lisesindeyim herşey yolunda bulunduğum ilçe çok güzel batının birçok iline çok daha rahat ve ilişkiler daha samimi dostluklar daha sıcak Sivas dışardan göründüğünden daha farklı seneye sizleri de buraya beklerim umarım bu mutluluğu sizler de yaşarsınız.

K5

 

 

6

 

Çorlu cehenneminden selamlar!!!

sevgili arkadaşlar,

başlık biraz ağır kaçmış olabilir ama inanınki durum böyle, "ya bu çocuk hiç bir zaman iyi güzel şeylerden söz etmez mi" diye düşünüyorsanız bilinki her gün kendi kendime isimlerinizi tekrarlıyor ve sizleri anıyorum bir bir...

sanırım içinde bulunduğum durumu en iyi gebzeye atanan E5  anlayabilir. çünkü ben de istanbuldan uzağa gitmek istemeyenlerdenim.bu nedenle tekirdağı yazmıştım ve kazandım ama K6 ve K7’nın aksine(zira onlar çok şanslı diye düşünüyorum(allahım benim günahım nee)), beni tekirdağın çorlu ilçesine atadılar. ilçe hemen istanbulun yanında ve otogara 1 saat. zaten tek güzel yanı bu... onun dışında İstanbulun bütün kötülüklerini bir bir almış. mesela burası çok çok pahalı ve kalabalık sokakta yürümek bile zor, trafik var, sürgün yeri gibi. zaten ilçenin il merkezinden büyük olduğu tek yer burası her halde. ama asıl sorun ev arkadaşlar... buranın milleti öğrenciyi(burda bir fakülte ve bir yüksek okul var, faydalansınlar diye üniversiteyi dağıtmışlar trakya'ya eh birazda çorlulu nasiplensin öğrenciden de mi ama...), mühendisi memuru yolmak için fırsat kolluyor...yokluktan olsa bi şey demiyecem ama zengin insanlar bunlar aynı zamanda.

geldiğim gün öğretmen evine gittim önceden bildirmeme rağmen yer yok dediler otele gittim ve bir gece otelde kaldım burada bir tanıdık var bir müddet onun yanında idare edeceğim ama bu sorunu nasıl aşacağımı bilmiyorum çünkü hiç bir yerde ev yok ve tek tük olanlarada 400 ve 500 milyon arasında kira istiyorlar... zaten maaş ne kadar ki! istanbuldan gelip gitsem mi diye düşünüyorum ama ders saatlerim müsait değil. o nedenle psikolojim son derece bozuk.özellikle ev aradığım anlarda inanılmaz sıkılıyorum çünkü herkes "bir an önce tayini almaya bak " diyor... "ev arkadaşı bul" diyorlar!!! bunlar bence bir öğretmen için çok itici şeyler. bir öğretmenin evinde öncelikle huzur olması gerekir ki etkili ve verimli çalışabilsin. artık öğrenci değiliz ki derslerde uyuyalım, desten kaçalım:)))(zaten yapmazdım ama..:)) imam cemaat misali yanii...

ama okul biraz tatminkar... babam da ilk istanbulda göreve başladığında *3 ilk okuluna atanmıştı ben de burda aynı isimli bir okuldayım. öğrencilerle aram çok iyi seviyleri de fena sayılmaz...yalnızca 8 ler biraz huysuz ama olacak o kadar...yönetim ve meslaktaşlarım da son derece iyi insanlar... derslere başladım ve iyi gidiyor sanırım haftaya dersler tam bir düzene oturur... bi de ben bi düzene otursam :))

bu maili internet cafeden yazıyorum evden uzakta olduğum ve cafelere de vaktim kalmadığı için daha önceki tartışmaları biraz kaçırdım. sanırım sözleşmeli öğretmenliğin ve hakları hiçe sayılmış, perişanlığa mahküm edilmiş bir kadrolu öğretmenliğin son derce kötü bir olay oduğunda anlaştık(bu konuda E6’a teşekkürler)... ödenek konusunda ise ben espiri yapmıştım ama E7  alınmış "bencillik" demiş.

E7 arkadaşımız hep emekçilerin alehine olan konulara kafa yoruyor ve hükümetin bu konudaki her icraatına destek veriyor. şu içinde bulunduğumuz durumdan kurtuluş olarak neler yapıyor buna da kafa yoruyor mu diye merak ediyorum. mesela en azından bir sendikaya üye mi düzenli faaliyetlerinde yer alıp birşeyleri değiştirmek için çalışıyor mu? önemli olan bu yoksa dört dörtlük bir ülkede bence eğitim öğretim ödeneğine bile gerek yok. çünkü pek çok toplumsal hizmet gibi eğitimin de baştan sona ücretsiz olması gerektiğine inanıyorum. bir değil her konuya dair proje ve önerilerimiz var arkadaşlar bilir :))) çok kafalarını ağrıtmışımdır :))) isterseniz eve gidince devam ederim bu konuya...

ama şimdilik hepinize hoşça kalın demeliyim çünkü cafede bir saatim doluyor malum para yokkk:)))

hepinizi şimdiden çok özledim.ah ah eski günler şimdi tatildeydik....

 

 

7

 

uzaklar ve yakinlar....

merhabalr tum çiçeği burnunda öğretmen arkadaşlarım ve değerli hocalarım,

bendeniz *4 mezunu kocaelinin gebze ilçesine atanan E8... yeni atanan arkadaşlarımın maillerini okuyunca hem çok gururlandım hem de duygulandım..o ilk öğretmenliğin dayanılmaz heyacanı ve umut dolu duygularını hissettim.bu kutsal gorevin ne kadar ağır ama ne kadar da gurur verici olduğunu tekrar anımsadım. ben de arkadaşlarım gibi iyimser heyecanlı umut dolu şeyler yazmak isterdim öğretmenliğimin bu ilk gunumde ama maalasef yazamayacağım... arkadaşlar arasında istanbula en yakın yere atanan herhalde benim..ee istanbula gidemeyince bari kıyısında köşesinde bir yere gidiyim dedim ve istediğim oldu ..gebze kocaelinin bir ilçesi ama istanbul burayı kendine bağlamış..uskudar burdan dolmuşlarla 45 dakka pendik kartal v.s daha da yakın.sokaklarda caddelerde hem 34 plakalar..istanbul gibi her yer insasn kaynıyor,nufusu 1 milyona yakın her yer cıvıl cıvıl..amma istanbulun dezavantajlarının çoğu buraya taşınış..trafik pahalılık stres ve çok karışık bir ortam.kısacası burası istanbula bağlı buyuk bir sanayi ilçesi.bağlı olduğu kocaelinden kat kat buyuk ve gelişmiş.tabi ki butun bunlar buranın mukemmel bir yer olmasını sağlamayı bırakın tamamen keşmekeş içinde bir yer olmasına yol açmış..duzensiz yerleşme altyapı eksikliği konut yoksunluğu eğitimsizlik vesaire..

buraya geleli 3 gun oldu ama yaşadığım zorluklar sebebiyle sanki bir yıldır buradaki gibi hissediyorum kendimi..burada istanbulu aratmayacak derecede bir ev sıkıntısı var..3 gunden beri gezmediğim yer kalamdı ama mallasef ev bulamadım!!çünkü bekara ev verilmiyor! öğretmen doktor muhendis olmanız bu acı gerçeği değiştirmiyor. ev stresi yuzunden öğretmenliğin heyecanını bile duymuyorum artık. artı koskoca ilçede ne öğretmenevi misafirhanesi ne de başka geçici bir misafirhane yok! tum yeni atanan öğretmenler çaresizlik içinde kıvranıyorlar.kimi istanbuldan kimi izmitten gidip geliyor. inanmıyacaksınız ama tam 150 tane okul ve bir o kadar da öğrenci ve öğretmen var bu koca ilçede. ama bu kadar öğretmen ve öğrenci için çok az imkanlar sunulmuş..daha çok alt tabakaya hitap eden şeyler var.

atandığım okul ise meslek lisesi..ve benle beraber 3 ingilzice öğretmeni daha var.okul muazzam buyuk fakat meslek lisesi olması ingilizce edebiyat gibi branşların dışlanmasına sebep olmuş..

KISACASI; uzak yerlere anadolunun şirin fakat küçük yerlerine atanan arkadaşlar oraların kıymetini bilsin!!bulundukları yerlerde belki tek ingilzice öğretmeni onlar (devrim gibi)ama el ustunde tutulmanın farklı olmanın saygı sevgi görmenin muthiş gururunun sonuna kadar yaşasınlar.oradda eğitime aç öğrencilere ellerinden geldiği kadar yardım etsinler çünkü buralarda insanlar bolluk içinde bazı şeylerin kıymetini bilemiyorlar..dmek ki insanların bazı şeylerin değerini anlamsı için onları kaybetmesi gerekiyor...şu 3 içinde yaşadığım tecrubler bana bunu gösterdi..size burda ev ararken yaşadığım bir olayı anlatayım. merkezde çok az bulunan kiralık ewlerden birini sormak için ev sahibiyle görüştüm ve adam bana bekara ev yok dedi ben öğretmen olduğumu zor durumda oluğumu analtınca da bana istersen evliya ol hocam bekara ev yok dedi!! yani buralarda evliya olsanız da kıymetiniz bilinmeyecek :-) ama uzak yerlerde sizin değeriniz fazlasıyla bilinecek....

ewet ilk tecrubelerimi ve gozlemlerimi sizinle paylaşmak istedim...diğer çiçeği burnunda öğretmen arkadaşlarımız da ilk gunlerdeki tecrubelerini anlatırlar umarım...

   herkese ilk öğretmenlik gunlerinde mutluluklar ve sabırlar diliyorum...

   yeni nesil bizim eserimiz olacak unutmayin!!

 

 

8

 

Okulların açılmasını hiç istemiyordum aslında ama bir yandan da her şey düzene girer diye düşünüyordum. Okullar açıldığında edebiyat öğretmeni olarak norm kadro fazlası olduğumu ve bu yüzden başka bir okula görevlendirileceğimi öğrendim.

Görevlendirileceğim okul dağın başında bir ilköğretim okulu. 1 Mayıs'ta otobüslerin yakıldığı, "kurtarılmış bölge" denen, saat 17:00'den sonra insanların sokağa çıkmaya çekindikleri bir yerde. 70 kişilik sınıfların olduğu bir ilköğretim okulu. Okul bahçesinde öğrenciler sigara içebiliyor, bazı örgüt elemanı öğrenciler (ilköğretimden söz ediyorum!) istedikleri kıyafetle okula gelebiliyor. Eğer sigaraya, uyuşturucuya, kılık kıyafete karışan öğretmen olursa okul çıkışında önü kesiliyor, arabası parçalanıyor.

Müdürüme hiç değilse tez hazırlayacağım böyle önemli bir dönemde beni göndermemesini söylüyorum ve karşılığında "Vatanın her köşesi birdir." diye cevap alıyorum. İzmir-Van? Antalya-Hakkari? Nusaybin-Kadıköy? "Vatan bölünmez bir bütündür." diyenlerin parayla nasıl vatanı böldüklerini ben mi anlatacağım ona? Vatanın her köşesi bir ise eğer neden cerrahpaşaya atanan doktor evine para kasası yaptırırken Hakkari'ye atanan doktor istifa ediyor?

Geçtiğimiz iki hafta boyunca *5'de *6 programında zorla bağış alınan bir okul gösterildi, belki seyretmişsinizdir. "*7, *8’nda *9'de bir *10 lisesi" diye adı verilmeden söz edilen okul benim çalıştığım okul! Yüzü gizlendiği için eli kolu görünen müdür ise benim müdürüm! O programdan sonra sanki sorumlusu bizmişiz gibi herkese baskı uygulayan, bağırıp çağırarak terör estiren müdüre derdimi anlatamıyorum. Anlatabilsem görevlendirileceğim dağın tepesindeki okula kışın ulaşabilmek için dağcı komando eğitimi almam gerektiğini söyleyip ücretsiz kurs talep edeceğim!

Sıkıntılı ve çaresiz bir bekleyişle geçen 2 haftadan sonra beni eski okulumda tutacak mucize(?!) müdür yardımcılarım tarafından bulunuyor. Okulumuzda tarih öğretmeni açığı var. Bu yıl tarih derslerine gireceğim!

Ortaokul yıllarımdan beri edebiyatla ilgileniyorum. En başarılı olduğum dersti. Çevrem beni edebiyatla o kadar bağdaştırmıştı ki Türk Dili ve Edebiyati Bölümü'nü kazandığımda herkes tencere-kapak benzetmesi yaptı. Üniversitenin ilk yılını birincilikle bitirdim. Mezun olurken de ilk 10 içersindeydim. TÖMER'de ve *11 Okulu'nda çalıştığım dönemlerde aranan bir Türkçe öğretmeniydim. Öyle ki *12’ları ayrılmamam için TÖMER yönetimiyle konuşmak bile istediler. Yüksek lisansta başarılı bir yıl geçirdim. Feyza Hepçilingirler gibi büyük bir yazar yazılarımı ve şiirlerimi beğendi; devam etmem konusunda destekledi. Bir yazım ve bir şiirim şiir ağırlıklı edebiyat dergisinde yayınlandı. ŞİMDİ DEVLET BENİ TARİH DERSLERİNE SOKUYOR!

Umarım hayat sizi yormasın. Sevgi ve saygılarımla.

K8.

 

 

9

 

Merhaba Aybars Bey,

İzlenimlerimi ben de paylaşmak istedim kısa yazmaya çalıştığım halde baya uzun oldu bu yüzden belki gruptakiler rahatsız olur, gereksizdi diye düşünebilirler diye sizin mailinize göndermeyi uygun buldum. Bunlar da benim duygularım...

Daha geçen hafta kalktı stajyerliğim ve de hala çok acemiyim. Okumuş olduğum kişilerin hepsine göre bir çok bakımdan daha şanslıyım. Amasya'da kendi memleketimdeyim ve de ailemin yanında yaşıyorum. Tabi mezun olduğum şehirde Eskişehir'de olmak isterdim o ayrı mesele.Ama öğrencilerim açısından iyi bir şey söyleyemeyeceğim. Buranın bir ilçesinin köyündeyim 1 saat uzaklıkta ve de okulumda taşımalı eğitim var. Ve işe başladığımda yardım alabileceğim kimseler yoktu tabi bu grupları daha o zaman keşfedememiştim. İlk bir kaç ay çok zorlandım özellikle her ay gelen ve de hiç bir şey bilmeden olumsuz eleştirilerde bulunan müfettişlerden gına gelmişti. Adama anlatamıyordum bi türlü farklılıkları. Ben de özellikle gıcıklığına Türkçe plan hazırlamadım ki zaten Türkçe ne alaka yani. Diretselerdi gene inadımda devam edecektim. Bu inat sayesinde bana gelen müfettiş değişti daha anlayışlı birisi geldi :) Yeni mezun birisi olarak tam idealist bir şekilde işe başladım ama tam bir hayal kırıklığı oldu. İlk bir ay içersinde dayanamayıp öğretmenler odasında ben bunun için mi mezun oldum diye ağladım. Düşünsenenize bir ay geçmiş ama çocuklar hala What is her name? diye sorulunca My name is.. ile cevap veriyorlar ve diğer taraftan başka sınıfta geçmiş zaman bir türlü öğrenilemiyor. Neler yaptıysam nafile. Ödevler yapılmazdı ödül de ceza da işe yaramadı. Zaten birsüre sonra boşvermişlik başladı bende. ama küçük sınıflar iyiydi. 5. sınıfa gittiğimde tüm dünya benim oluyordu adeta. Tek sorun tahminlerde bulunamamaları idi. Hala öyleler en olmayacak ne varsa onu söylüyorlar. Bazen cümleyi anladıklarından emin olmak istiyorum Türçesini soruyorum içindeki kelimerin hepsini biliyorlar o yapıyı da biliyorlar ama ne o kelimeleri ne de o yapıyı kullanarak bir şey söylemiyolar. Zaten ingilizce konuşmak hayal sınıflarda çünkü normal herhangi birşey için bile Türkçe zor iletişim kuruyoruz. İnsanın yüzüne bön bön bakıyorlar. İçlerinde elbet iyiler i var ama 30 kişilik bir sınıfta 5 tane zor. Çok garip burdaki çocuklar. Saygıları yok, temizlik kavramları asla yok, amaçları hiç yok. Ne olmak istiyorsun diye sorduğumda hiç bir şey olmak istemiyorum diyorlar. Bunlarla uğraşmak ne kadar tatmin edebilir insanı siz düşünün artık. Onlara yeni ufuklar açabilmek için çok uğraştım ama olmuyor. Nasihatlarda bulundum, örnekler gösterdim ama yok. Bunların amacı okula gelip vakit geçirmek, arkadaşlarıyla görüşmek ve de birbirlerine aşk mektubu yazmak. Zaten yarısı liseye devam etmiyor. Boşuna öğretiyorum hissi çok kötü bir şey, emeklerim boşa gidiyor diye düşünüyorum hep ama içlerinden bir kaçına olsun ulaşabilmiş olmak güzel bir şey. Bu sene gene çok mutlu olduğum bir sınıf var. 4ler acayip hevesliler çok keyifli geçiyor orda dersler. 6lar ise ne desem bilmiyorum. Geçen seneki 5ler gayet iyi durumdalar temelleri çok iyi oldu ama taşımalı gelen öğrencilerin İngilzice bilgisi sıfır. Şu an bunun bocalaması var bilenlerin bilmeyenlere yardım etmesini sağlıyorum bi şekilde rayına oturtmaya çalışıyorum. Hala ideallerimi kaybetmedim umudum var. Çünkü köy ile merkez haliyle çok farklı. Üniversitedeki staj okulumda da seviye hiç iyi değildi ailelerinin maddi durumlarının düşük olduğu bir semtte idi iki okulumda ama oralarda bile sonuçlar çok iyiydi. Şu an okulumda projeksiyon bile var ama ne demişler anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az demişler. Ama ona rağmen hala değişik materyaller bulma ve de kullanma çabasındayım içlerinde bir kişi bile yeter bana.

Tek avuntum öğrencilerimin beni sevmesi ve de çoğunun benim sayemde bu dersi sevmeleri ve de öğrenmek istemeleri hele de aklı başında olanların hocam çok iyi öğretiyosunuz demeleri yetiyor. Bunlarla avunuyorum ama kesinlikle mesleki bir tatminliğim yok. Merkeze gelmeyi bekliyorum. Bunu çok istiyorum çünkü merkezde bir sürü sertifikalı öğretmen var sözde ing öğrt ler. Ve de yanlış öğretiyorlar çocuklara. En basitinden karşı komuşum kızı çalışmaya gelir bana. O defterdeki hatalardan anlaşılıyor zaten. Ben de bildiklerini tamamen unut yeni baştan başlayacağız diyorum. Dersin sonunda ise aaaa ne kadar basitmiş ben bunu niye anlamamışım diyor. Bizlere de yazık özellikle de bu çocuklara da çok yazık.

Okuldaki çocuklarım beni öyle sinir ediyorlar ki hep başarırlar bunu zaten eve korkunç bir baş ağrısı ile dönüyorum ve de hiç bir şey yapmaya halim olmuyor. Verimim acayip düşüyor.

Bir öğretmen hiç öğrencilerinden tiksinir mi yaa ? ya da onlar hakkında sadist düşüncelere kaplır mı? Geçen sene okulu toptan yakmayı aklımdan geçirmedim dersem yalan olur :) acayip psikolojim bozulmuştu.

Kötüleri mümkün olduğu kadar görmezden gelip iyilerle iyi şeyler yapmaya uğraşıyorum. Ama bu sene burdan gidemezsem kafayı yemem an meselesi.

Her günümün finaller zamanı gibi geçmesine her gün en gıcık öğretmenin dersine girmeye ve de en zor olan derslerin hepsini görmeye lazıyım.

İyi günler...